Sevgili öğretmen,
Sizi çok seviyorum. Hatta sizi öyle çok seviyorum ki size olan sevgimi anlatmak için size özel bir mektup yazmaya karar verdim.
Zor olduğunu bile bile kendi isteğinizle bu mesleğe girmeye karar vermiş olmanızı seviyorum. Uzun mesai saatleri, olmayan hafta sonu tatilleri, sınıf yönetimi, veliyönetimi, her geçen gün daha da tuhaflaşan eğitim politikaları ve bir türlü yükselemeyen maaşlar ile ilgili korkunç hikayeler duydunuz eminim. Ama siz yine de bu mesleği seçtiğiniz. Buradasınız çünkü öğretmek, çocuklar ve gelecek sizin için çok şey ifade ediyor.
Sürekli yeni fikirlerle gelmenizi seviyorum. İster mesleki eğitiminizi yüksek bir dereceyle bitirmiş olun, ister alternatif bir sertifika programında altı haftalık bir eğitim almış olun, her zaman bir şeyleri yapmanın yeni yollarını buluyorsunuz ve harika fikirler üretiyorsunuz. Okul gezilerine online kaynak yaratmak, gelecekten gelmiş gibi görünen çılgın yeni bilgisayar uygulamaları keşfetmek ve daha neler neler… Beyninizi seviyorum!
Bazı fikirleriniz işe yarayacak ve kesinlikle dahiyane olacaktır, bazıları dahiyane olma yolunda ilerlerken biraz desteğe ihtiyaç duyacak ve bazıları göz yaşlarınız eşliğinde ellerinizden kayıp gidecektir. Ama lütfen, sakın onları üretmeyi bırakmayın. Onlara ihtiyacım var! Öğrencilerinizin onlara ihtiyacı var! Dünyanın onlara ihtiyacı var!
Enerjinizi ve heyecanınızı seviyorum. Nereden geliyor bu, ben nasıl böyle olabilirim? Neşenizin ve ruhunuzun, öğrencileriniz ve çevrenizdeki insanlar tarafından ayaklar altına alındığını ve bilerek ateşe atıldığını hissettiğiniz zamanlar olacaktır. Sadece durun, hepsini bırakın ve ileriye doğru yolunuza devam edin sevgili öğretmen. İyimserliğiniz ve neşeli tutumunuz, sizinle ilgili en çok sevdiğim şeylerden birisi biliyor musunuz?
Bazen zor olduğunu biliyorum. Bunu ben de yaşadım. Pazar öğleden sonralarında içinize çöreklenen umutsuz ve insanı paralize eden duygular yaşadığınızı biliyorum. Bir okul günün sonunda ve bazen tam da ortasında kendinizi başınız avuçlarınızın içinde masanızda ağlarken bulduğunuzu biliyorum. Kafanızda ailenize ya da arkadaşlarınıza söylediğiniz şu sözlerin yankılandığını biliyorum: “Üzgünüm sinemaya, tiyatroya, yemeğe ya da kutlamaya gelemeyeceğim, çünkü evde oturup çalışmam gerekiyor.”
Bunun her zaman böyle olmayacağını aklınızdan hiç çıkarmayın. Her şey daha da kolaylaşacak ya da tüm zorluklar ortadan kalkacak değil, ama şu anda daha güçlü, daha hızlı ve zorluklarla baş etme konusunda çok daha donanımlı birine dönüşüyorsunuz. Bu yüzden asla vazgeçmeyin. Bu savaşı vermeye devam edin. Çünkü bu iyi bir amaç için verilen bir savaş. Sizi seven ve size ihtiyacı olan öyle çok insan var ki!
Tüm bunları yüzünüze söylemek yerine bir mektup yazmayı seçtiğim için üzgünüm. Ancak bu hafta her akşam evinize uğradım, ama siz hiç evde yoktunuz. Yoksa yine çalışıyor musunuz?
Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun…
Sevgiler,
Gerçek Bir Hayranınız
Kaynak: http://www.weareteachers.com/blogs/post/2014/11/06/dear-first-year-teacher-a-love-letter